31 Temmuz 2014 Perşembe

Satranç ve Delilik - 1


Dahilik ile delilik birbirine çok yakındır derler. Satrançta da zihinsel bozukluğu olan insanlara rastlamak mümkün. Her alanda bu tür insanlar olabilir ama satranç böyle insanları daha çok cezbediyor olabilir. Öncelikle başlıkta her ne kadar "Delilik" kelimesi geçse de bu herkesin başına gelebilecek bir olay. Özellikle ağırlıklı olarak genetik yapıya dayalı olan şizofreni kötü bir piyango gibi. Herkesin yakalanma ihtimali vardır. Bu açıklamayı yaptıktan sonra işin esprili yanlarına bakalım.

İstanbul Satranç Derneği'nin bir dönem müdavimi oldukça fazlaydı ve günün erken saatlerinde dernekte oturanlara baktığınız zaman zihinsel sorunları olanların olmayanlardan bile daha çok olduğunu görebilirdiniz. Hatta üyeler kendi aralarında şöyle bir espri yaparlardı: Delilerin şiddete başvurmasını engellemek için derneğin emektar sorumlusu Vatan Hacıefendioğlu çaylara bir miktar sakinleştirici atardı. Eğer üye epey saldırgan gözüküyorsa doz da artabilirdi.

Peki neden bu kadar problemli üye vardı dernekte sonradan anlaşıldı. derneğin değerli üyelerinden birisi Prof Adnan Ziyalar'dı. Adnan Bey psikiyatri profesörüydü ve satranç tutkunuydu. Hastalarının sıkıntılarını azaltmaları için satranç oynamalarını öneriyor ve İSD'ye yönlendiriyordu. Eğer hastaları satrançla ilgilenirse kafalarının dağılacağını varsaymaktaydı. Ne kadar verim alındı bilinmez ama İSD tam bir panayıra döndü. Tartışmalar, kavgalar gırla gidiyordu.

Dernekte Şevket isimli problemli biri vardı. IM Hasan Kılıçaslan da zaman zaman onla satranç oynar ve tabii ki en az bir kale avans verirdi. Yine bir gün beraber satranç oynarken Kılıçaslan rakibi Şevket'i epey sıkıştırmaktaydı. Tam da yanlarında yaşlı ikili satranç oynamaktaydı ve kendilerince şen şakrak gürültü yapıyorlardı. Oyunda kötü durumda olan Şevket ise ancak kendisinin duyabileceği şekilde yandakileri "Yapmayın, etmeyin" diye uyarıyordu ama uyarıyı alması gerekenlerin haberi bile yoktu. En sonunda Şevket dayanamadı ve yumruklarla yandaki yaşlı üyeye girişmeye başladı. Yaşlı adam ne olduğunu anlayamadı. Şevket hırsını alamamış olacak ki mutfaktaki korku filmlerine layık bıçağı kaptı. Neyse ki Hasan Kılıçaslan büyük bir cesaret veya delilik göstererek bıçağı elinden aldı da olay büyümedi. Zavallı yaşlı üye derneğe bir daha gelmedi ama Şevket dernekte kalmaya devam etti. Sonuç şu: deli üye akıllı üyeyi kovalar.

Olay Mekanı: İstanbul Satranç Derneği

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Ben de Türkiye Satranç Şampiyonuyum!


İstanbul Satranç Derneği uzun yıllar Türk satrancının neredeyse biricik kaynağı olmuştur. Pek çok Türkiye Şampiyonu ve milli takım oyuncusu oradan yetişmiştir. Aynı zamanda kültürel bir buluşma mekanı olan dernekte insana dair herşey vardır. Tabii ki çekişmeler ve kavgalar da.

GM Suat Atalık ve IM Adnan Şendur derneğin önemli üyelerindendi. Şendur dernekten hiç ayrılmaz, Atalık ise daha seyrek gelirdi. Aralarında rekabet de olunca bir gün bir kavga patlayıverir. Şahitlere göre Adnan Şendur Suat Atalık'ın masasına bir şişe atar. Susuzluğu geçsin diye değil elbet. Sonrasında ise yumruklar konuşur ve yine bir şahide göre maçı Atalık kazanırken diğer bir şahit kavgadan başka herşeye benzediği daha çok itiş kakışla geçtiğini söyler.

Olayın üzerine Adnan Şendur polis çağırır. Aslında bu boks maçını Şendur'un kaybettiğinin bir göstergesi de olabilir. Polis gelince Şendur hemen polise yaklaşır ve "Ben Türkiye Şampiyonuyum ve bu adam beni dövdü." der. Atalık da "Ben de Türkiye Şampiyonuyum. Evet, bu adamı dövdüm ama sebepsiz yere değil." diye cevap verir. Polis artık ne düşündü siz tahmin edin.

27 Temmuz 2014 Pazar

Pat Oldu Abi!


İstanbul Satranç Derneği Türkiye'nin en köklü kurumudur. Uzunca bir süre TSF'nin de merkezi olan İSD şu anda Şişli'deki son adresinde hizmet vermekte. İnternetin yaygınlaşması ile yüzyüze satranç sekteye uğramaya başladı ama yaklaşık 20-30 yıl evvel dernek ortamları çok şenlikliydi. İşte o dönemlerinden bir hikaye:

Ersinan Özkan satrancı çok seven çok çalışkan ama bir o kadar heyecanlanan ve kolay demoralize olan bir insandı. Bir gün yine bir turnuvada oynamaktadır ve kazanç konuma geçer. Konum çok rahat kazançtır ama kendisi rahat değildir çünkü daha önce defalarca olduğu gibi kazanç konumu harcamaktan korkmaktadır. Bir süre sonra öteki odaya hışımla girer ve kendini yırtarcasına bağırır: "Yine harcadım konumu, bir sürü taş fazla iken pat oldu!" Etraftakiler hem şaşırır hem şaşırmaz bu duruma. "Gel Ersinan göster bakalım oyunu". Gösterir ve "İşte bu durumda berabere oldu." der. "Nasıl berabere bu pat değil ki sıra sende. Oynayıp mat edeceksin!" Ersinan odaya gelişinden daha canhıraş bir inleme ile tepki gösterir. rakip bir güzel kandırmıştır.