17 Eylül 2014 Çarşamba

Satranç Kitapları Bloguna Davet Ediyoruz




Satrançta ustalaşmak istiyorsanız satranç kitapları vazgeçilmezdir. Artık günümüz teknolojisi ile çeşitli eğitim videolarını takip edebilirsiniz, online satranç oynayabilirsiniz ve DAEM Chess Studio tarzı programlarla çalışabilirsiniz. Yine de iyi satranççı olmak için satranç kitapları şarttır. Günümüzdeki tüm iyi satranççılar pek çok kitabı eskitene kadar incelemişlerdir.

2000'li yıllarda Türkiye'de basılan satranç kitapları o kadar azdı ki tercih şansınız yoktu. Satrancı seven birisi bulabildiği tüm satranç kitaplarını alır ve defalarca okurdu. Kahraman Olgaç'ın şimdi yetersiz gelecek kitapları bile bulunmaz nimetti. Bu arada o kitaplara minnet duyduğumuzu de belirtelim ve Olgaç'ı analım.

Günümüzde ise satrancın yaygınlaşması ile satranç kitaplarının sayısı çok arttı. Tabii pek çok yayınevi hızlı kazanç sağlamak amacıyla genelde yeni başlayanlara ağırlık verdi. Bununla beraber Analiz Satranç gibi değerli bir yayınevi üst düzey pek çok kitaba da imza attı. Şu anda tam sayıyı vermek mümkün değil ama Türkçe satranç yayınlarının 150'ye yaklaştığını söyleyebiliriz. TSF'nin de çeviri konusunda katkıları yüksekti şüphesiz. "Zürih 1953" gibi bir turnuva kitabının basılabileceğini eskiden hayal bile edemezdiniz.

Bu kadar çok kitap olunca tercihte bulunmak da zorlaşıyor. İşte bu noktada size yardımcı blog adresini veriyoruz: Satranç Kitapları

Sitede sadece Tükçe değil aynı zamanda yabancı kitaplar da incelenmekte.

16 Eylül 2014 Salı

Satranççıların Raşamon Hikayesi



Akira Kurosawa'nın Roshomon filmi olayların 3 değişik açıdan anlatılması üzerine kuruludur. Gerçekten de herkesin değişik bakış açısı veya anlatımı değişik sonuçlar oluşturabilir.

Ne kadar doğru olduğu tartışılır ama hikayemizi bir satranç esprisi olarak da algılayabilirsiniz. Eski Türkiye satranç şampiyonları Adnan Şendur,  Cem Karadağ ile satranççı Zaven Çiğdemoğlu o günü şöyle anlatıyor.

Adnan Şendur:

O gün İstiklal caddesinde yürüyordum. Eski arkadaşım Zaven Çiğdemoğlu'nu gördüm. Merhabalaştık, kucaklaştık. Beni adadaki evine davet etti. Tam gidiyorduk ki Cem Karadağ bizi gördü. Yapışkan bir adamdır. Kaçalım dedim ama bizi yakaladı ve ısrarla o da gelmek istedi. En sonunda çok uzatınca kızdım patlattım bir tane. Yere düştü, iyice dövdüm. O sırada polis geldi. Ben askerdim, Cem Karadağ aldı götürdü.

Cem Karadağ:

O gün İstiklal caddesinde yürüyordum. Eski arkadaşım Zaven Çiğdemoğlu'nu gördüm. Merhabalaştık, kucaklaştık. Beni adadaki evine davet etti. Tam gidiyorduk ki Adnan Şendur bizi gördü. Yapışkan bir adamdır. Kaçalım dedim ama bizi yakaladı ve ısrarla o da gelmek istedi. En sonunda çok uzatınca kızdım patlattım bir tane.Dövüş sırasında ayağım yere kaydı ama yerden ölümcül darbeler vurdum. O sırada polis geldi. Polis bunu aldı götürdü.

Zaven Çiğdemoğlu:

İstiklal caddesinde yürüyordum. Bir de baktım ki ileride gürültü patırtı var. Yaklaşınca Adnan Şendur ve Cem Karadağ'ın kavga ettiğini gördüm. Sonra polis geldi ve bu iksini alıp götürdü.

Kime inanalım :)

7 Eylül 2014 Pazar

Taimanov'un Çapkınlıkları


1926 doğumlu Mark Taimanov hayatına iki kariyeri başarıyla sığdırabilmiş nadir insanlardan birisi. Siz onu Fischer'e kaybettiği 6-0'lık maçtan tanıyorsunuz ama o aynı zamanda Rusya'da önemli konserler veren bir piyanist. Ve aynı zamanda bir müzisyen olarak da gönlü çok geniş bir insan.

1971 yılında Fischer ile yapacağı maç öncesi Sovyet Spor Komitesi bu karşılaşmaya büyük önem vermektedir. Her ne kadar çeyrek final maçı olsa da yılanın başı ne kadar erken ezilse o kadar iyi olur diye düşünmektedirler. Soğuk savaş döneminde SSCB satranç şampiyonluğunu Amerikalı Fischer'e kesinlikle teslim etmek istememektedir. Taimanov'un kampı başlar. Kampta aynı zamanda bir dönem Türkiye'de çalışan GM Vasiukov da vardır. Kamp boyunca Taimanov kendini çalışmaya pek verememektedir. Ara ara kamptan kaybolmakta ve gidiş sebeplerini saklar. Çalışma arkadaşları bu duruma anlam veremezler ama şikayetçidirler.

Taimanov Fischer maçı için Vancouver'a gittiğinde ve dışarıya çıktığında ve alışveriş yapması gerektiğinde mümkün olduğunca az para harcamaktadır. Fischer'e  6- 0 kaybettikten sonra bu durum anlaşılır. Taimanov eşiyle büyük bir kriz yaşar çünkü onu aldatmıştır.

Kamp boyunca Taimanov rakibi Fischer'i değil de sevgilisini düşünür. Ayrıca devletin verdiği belli bir para vardır ve bu paranın hem eşine hem de sevgilisine yetmesi gerekmektedir. Hem manevi hem de maddi zorlukları yaşayan Taimanov işte bu şartlar altında Fischer'le mücade eder. Bir satranç makinesi olarak Fischer'in kadınlarla işi yoktur. O tamamen kendini satranca adar ve önüne geleni süpürür.

Yukarıda Taimanov 80'li yaşlarındayken beraber olduğu yeni sevgilisitle görülüyor. İkiz çocukları da olmuş!


Allah mesut etsin diyelim. Ne var ki 80 yaşında ikiz çocuklara bakmak da hiç kolay olmasa gerek.