15 Ekim 2015 Perşembe

Satranççı Kurnazlığı



Capablanca'ya göre düşünen birinin oynayabileceği tek oyun vardır. Oyunun ismini vermeye bile gerek görmüyor elbette! Okey olmadığı kesin :) Satranç oynayanlar analitik düşünceyi sever, tahtada kumar oynamaz çünkü her şey açıktır ve şans yoktur. Şans varsa da bu ancak rakibin size karşı beklenmedik bir hata yapmasıdır. Yoksa herhangi bir taşı rastgele bir yere gidince onun iyi olma ihtimali şans değildir.

Satrançta kurnazlık olabilir mi? Elbette bazen tuzaklar kurabilirsiniz. Rakibin tuzağa düşmemesi halinde tuzak sizin için kötüyse bu mantıklı olmaz. Ve dediğimiz gibi kurnazlık olarak kalır.

Sosyal yaşamda satranççıların çok girişken olduğu söylenemez, fazla da kurnazlık peşinde koşmazlar. Ama satranç camiasında öyle biri var ki tamamen ayrı bir kategoriye konabilir. Türkiye şampiyonluğu da olan bu usta ısrarcılığı ve girişkenliği ile bilinir. Bir defasında bu usta, bir başka usta ve erdem timsali bir satranççı ile yolculuk yapmaktadır. Ki bu erdem timsali insan tam bir yeşilaycıdır! İki nolu ustanın görünüşün aksine pek de iyi olmadığını belirtelim. Bir de abuk sabuk fedalar yapan bir tiptir.  En genç olanları ise candır, sohbeti fecidir. Neyse turnuvadan dönmektedirler ve yol boyunca da içki içmektedirler. Bunla da yetinmeyip çeşitli zamparalık hikayeleri anlatılır. Yolculuk keyifli bir şekilde devam ederken bir anda polis çevirmesi olur. Memur yaklaşır ve durumu anlar. Bir numaralı usta ki ekibin en berbat olanıdır ısrarla başkomserin ismini sorar. İsmi öğrendiğinde arabadan fırlayıp ona doğru koşar. "Nurettin abicim, nasılsın iyi misiiiin?" Kurnazlar kurnazı usta süper girişkenlikle her ne yaptıysa ne konuştuysa komseri kafakola alır. 5 dakika sonraki sahne komiserin arabadaki kurnaz ve girişken ustayı gıdıklaması ve iyi yolculuklar dilemesidir. Ahlaki açıdan ders çıkarmayı size bırakıyoruz değerli satrançseverler. Çıkartan bize de haber versin lütfen!

15 Mart 2015 Pazar

Salo Flohr'un Gözyaşları


Satranç ve spor dünyası ikinci gelenleri nadiren bilir. Onlar belki şampiyon olabilecek oyunculardır ama isimleri tarihte Dünya Şampiyonuna meydan okumuş oyuncu olarak geçer. Kimileri de öyle talihsizdir ki ikinci olarak bile anılamazlar. Çek Büyükusta Salo Flohr 1937 yılında FIDE tarafından Dünya Şampiyonu Alekhine'in karşısına çıkacak loyuncu olarak belirlendi. Ne var ki 2. Dünya Savaşı yaklaşmaktaydı ve maç için finansı sağlayamayınca maç yapılamadı bile. Flohr'un Dünya Savaşı sırasıdan yahudi olması bile bir trajediydi ama bir iç burkan bir trajedisi de anlatılmaya değer.

1951 yılında Botvinnik ile Bronstein şampiyonluk maçı yapmaktadır. Botvinnik'in yakın arkadaşı Flohr aynı zamanda onun yardımcısıdır. O dönemde oyunlar ajurne edilmektedir ve oyunların analiz edilmesinde yardımcılar yoğun çalışır. 22 oyun bittiğinde Bronstein 1 puan ile öndedir. 23'üncü oyun ajurne edilir. Botvinnik'in avanajı vardır ve her şey bu oyuna bağlıdır. Ajurne hamlesini botvinnik yapar ve notasyon zarfla mühürlenir. Hamleyi bir tek Botvinnik bilmektedir ve hamlesini Flohr'a söyleyerek analiz etmesini söyler. Yoğun  uğraştan sonra Flohr analizini bitirir ve Botvinnik'in karşısına çıkar. Şaşılacak şekilde Botvinnik "Salo hamlelerimi eşime göster" der. Oysa eşi sadece taşların hareketlerini bilmektedir. Aynı gün turnuva salonuna girerken Botvinnik "Biliyor musun Salo ben o hamleyi yapmadım, başka hamle oynadım." Açıkça Botvinnik, Flohr'a güvenmemiştir. Onun ajurne hamlesini rakibine söyleyebileceğinden şüphe etmiştir. Flohr'un gözünden yaş gelir. Tüm gücünüzle dersteklediğiniz insanın size güvenmemesi ne acıdır. Tam bir trajedi.

Hikayenin detayları: Chessbase

3 Mart 2015 Salı

Muhittin Madralı Efsanesi


İstanbul Satranç Derneği'nin en özel karakterlerinden birisi şüphesiz Muhittin Madralı idi. 2014 yılında vefat eden Muhittin Madralı olmasa şüphesiz satranç İSD'de daha az renkli olurdu. Ömrünün son 30 belki de son 40 yılını sürekli dernekte satranç oynayarak geçirmişti. "Üç oyunda bir oyun al çay kazan" lafı unutulmazdı. Satrancı çok severdi ama oyun esnasında değişik şeylere kızabilirdi. Örneği rakibi "Ah, başka hamle vardı ya!" dese hemen "Tamam, tamam oyna istediğini" deyiverirdi. Rakibi hızlı hamle yapılırsa bozulur o da hızlı hamle yapardı. Hatta turnuvalarda rakibi hamle yapıp dolaşan biriyse onun ayağa kalmasını engellemek için hemen hamle yapardı. Bunu bilen bazı rakipleri bu taktikle oyun da kazanmışlardır.

Gelelim klasik bir Madralı hikayesine. Muhittin Bey turnuvaya girer. Turnuvaların onun için çok farkı yoktur ve sıklıkla yaptığı gibi klasik kalite fedası fırsatı kovalar. Bu arada Madralı'nın dünya tarihinde en çok kalite fedası yapmış oyuncu olduğunu da söyleyebiliriz. Eğer rakibin piyon yapısını bozuyorsa kalite fedasını affetmez. Hele bir de piyon alıyorsa hiç düşünmez bile. Neyse klasik fedasını yapar oyunda ama oyun ilerleyinde bir de bakar ki taş olarak hala önde. Bunun üzerine tekrar bir feda yapar ve durum en azından dengelenir.

Oyun devam eder ve sonra rakip muazzam bir hamle yapar. "Aaa benim kalem nerede? Yere düşmüş." diyerek gerçekten de yere düşen kalesini alıverir! Bir anda Muhittin Madralı artık kale geridir. İtiraz eder. Elbette fedayı alet önde olduğunu düşünerek yapmıştır. Epey bir gürültü çıktığına eminiz. Maalesef oyunun nasıl bittiğini bilmiyoruz ama gerçekten kurallar açısından tartışmalı bir durum.

25 Şubat 2015 Çarşamba

Fischer'in Moskova Ziyareti


1958 yılında Fischer annesi ile beraber Moskova'ya gelir. 15 yaşındaki Fischer artık dünya çapında bir oyuncudur ve SSCB'ye gelip Ruslara hadlerini bildirmek istemektedir.  Hatta Moskova'ya geldiğinde Dünya Şampiyonu Botvinnik ile antrenman maçı yapmak istediğini söyler. Bu teklif tebessüm yaratır çünkü Botvinnik ulaşılamayacak kadar yüksektedir.

İki hafta boyunca Moskova Satranç Kulübüne giden Fischer oradaki yerel ustaları sabahtan akşama kadar yıldırımda yener. Artık iyice havalara giren Fischer'in havasını söndürme kararı Spor Komitesi tarafından verilir. O sırada SSCB yıldırım şampiyoansının ilk üçü Petrosian, Bronstein ve Vasiukov'dur. Bronstein "Ne yani çocukla mı oynayacağım" diyerek teklifi reddeder. PEtrosian ile Vasiukov oynamaya gider. Önce Petrosian, Fischer ile oynar ama pek iyi netice elde etmez. Sonra Vasiukov gelir ve Fischer'i resmen ezer. Fischer kaybettikçe taşları hızlıca dizmekte ve yeni oyuna başlamaktadır ama bir türlü iyi sonuç elde edemez. O gün Fischer çok kötü yenilgiler alır. SSCB Fischer'e dersini vermiştir.

Yıllar sonra 1971'de Taimanov ile Fischer yarı final maçı yaparlar. Malum Fischer 6-0 kazanır. Vasiukov ise Taimanov'un yardımcısıdır ama pek de yardım etmişe benzememektedir. MAçın kapanış töreninden sonra Fischer, Vasiukov'a yıllar önce oynadıkları yıldırım oyunlarını hatırladığını söyler. Vasiukov da "Göster o zaman" der. Fischer göstermeye başlayınca basın hemen "İnanılmaz olay. Fischer 13 yıl önce oynadığı yıldırım oyunları gösterdi" diye haber yapar. Aslında Fischer sadece bazı oyunların açılışını gösterebilmiştir.