15 Mart 2015 Pazar

Salo Flohr'un Gözyaşları


Satranç ve spor dünyası ikinci gelenleri nadiren bilir. Onlar belki şampiyon olabilecek oyunculardır ama isimleri tarihte Dünya Şampiyonuna meydan okumuş oyuncu olarak geçer. Kimileri de öyle talihsizdir ki ikinci olarak bile anılamazlar. Çek Büyükusta Salo Flohr 1937 yılında FIDE tarafından Dünya Şampiyonu Alekhine'in karşısına çıkacak loyuncu olarak belirlendi. Ne var ki 2. Dünya Savaşı yaklaşmaktaydı ve maç için finansı sağlayamayınca maç yapılamadı bile. Flohr'un Dünya Savaşı sırasıdan yahudi olması bile bir trajediydi ama bir iç burkan bir trajedisi de anlatılmaya değer.

1951 yılında Botvinnik ile Bronstein şampiyonluk maçı yapmaktadır. Botvinnik'in yakın arkadaşı Flohr aynı zamanda onun yardımcısıdır. O dönemde oyunlar ajurne edilmektedir ve oyunların analiz edilmesinde yardımcılar yoğun çalışır. 22 oyun bittiğinde Bronstein 1 puan ile öndedir. 23'üncü oyun ajurne edilir. Botvinnik'in avanajı vardır ve her şey bu oyuna bağlıdır. Ajurne hamlesini botvinnik yapar ve notasyon zarfla mühürlenir. Hamleyi bir tek Botvinnik bilmektedir ve hamlesini Flohr'a söyleyerek analiz etmesini söyler. Yoğun  uğraştan sonra Flohr analizini bitirir ve Botvinnik'in karşısına çıkar. Şaşılacak şekilde Botvinnik "Salo hamlelerimi eşime göster" der. Oysa eşi sadece taşların hareketlerini bilmektedir. Aynı gün turnuva salonuna girerken Botvinnik "Biliyor musun Salo ben o hamleyi yapmadım, başka hamle oynadım." Açıkça Botvinnik, Flohr'a güvenmemiştir. Onun ajurne hamlesini rakibine söyleyebileceğinden şüphe etmiştir. Flohr'un gözünden yaş gelir. Tüm gücünüzle dersteklediğiniz insanın size güvenmemesi ne acıdır. Tam bir trajedi.

Hikayenin detayları: Chessbase

3 Mart 2015 Salı

Muhittin Madralı Efsanesi


İstanbul Satranç Derneği'nin en özel karakterlerinden birisi şüphesiz Muhittin Madralı idi. 2014 yılında vefat eden Muhittin Madralı olmasa şüphesiz satranç İSD'de daha az renkli olurdu. Ömrünün son 30 belki de son 40 yılını sürekli dernekte satranç oynayarak geçirmişti. "Üç oyunda bir oyun al çay kazan" lafı unutulmazdı. Satrancı çok severdi ama oyun esnasında değişik şeylere kızabilirdi. Örneği rakibi "Ah, başka hamle vardı ya!" dese hemen "Tamam, tamam oyna istediğini" deyiverirdi. Rakibi hızlı hamle yapılırsa bozulur o da hızlı hamle yapardı. Hatta turnuvalarda rakibi hamle yapıp dolaşan biriyse onun ayağa kalmasını engellemek için hemen hamle yapardı. Bunu bilen bazı rakipleri bu taktikle oyun da kazanmışlardır.

Gelelim klasik bir Madralı hikayesine. Muhittin Bey turnuvaya girer. Turnuvaların onun için çok farkı yoktur ve sıklıkla yaptığı gibi klasik kalite fedası fırsatı kovalar. Bu arada Madralı'nın dünya tarihinde en çok kalite fedası yapmış oyuncu olduğunu da söyleyebiliriz. Eğer rakibin piyon yapısını bozuyorsa kalite fedasını affetmez. Hele bir de piyon alıyorsa hiç düşünmez bile. Neyse klasik fedasını yapar oyunda ama oyun ilerleyinde bir de bakar ki taş olarak hala önde. Bunun üzerine tekrar bir feda yapar ve durum en azından dengelenir.

Oyun devam eder ve sonra rakip muazzam bir hamle yapar. "Aaa benim kalem nerede? Yere düşmüş." diyerek gerçekten de yere düşen kalesini alıverir! Bir anda Muhittin Madralı artık kale geridir. İtiraz eder. Elbette fedayı alet önde olduğunu düşünerek yapmıştır. Epey bir gürültü çıktığına eminiz. Maalesef oyunun nasıl bittiğini bilmiyoruz ama gerçekten kurallar açısından tartışmalı bir durum.