14 Ocak 2016 Perşembe

Büyük Üstad Abdullah Sözen





Can İnce anlatıyor,

Eskiden Ankara Satranç camiasında oyun gücüne dair iki kriter vardı: Naci Bey'den parti alan "satrancı öğrenmiş" sayılırdı. Öte yandan iki hafta satranç çalıştıktan sonra Zafer Varlık'ı 1000-0 yenemeyen adama "Neden satranç?" diye sorulur ve "Sen git kumda oyna!" denirdi.
Bir gün Büyük Üstat Abdullah Sözen ile bir yerde bira içiyoruz. Sohbet çok güzel. Üstat bir ara "Turnuva başlıyor bugün. Gidip maçlara mı baksak acaba?" diye sorunca ben bir anda irkildim: "O turnuvaya ben de kayıt yaptırdım yahu!". Bir anda canım çok sıkılmıştı çünkü üstadın derin müzik kültüründen beslenen sohbeti bırakıp da ağır parti oynamayı hiç canım istemiyordu. Düşündüm, "üstat" dedim, "Nasıl olsa ilk tur. Bana alttan rakip verirler. En iyisi ben rakibe hemen beraberlik önereyim. Sonra dönüp kaldığımız yerden devam ederiz!". Üstat da bu fikri makul karşıladı ve tur saatinde TED'e vasıl olduk. Biradan mütevellit, Üstat küçük rok yapmaya (küçük fasilitesini yapmaya) gitti. O sırada tur başladı. Üstat çıktığında ben de imzalanmış notasyon kağıtlarını teslim ediyordum.
Üstat sordu: "Oğlum rakibe ne diyerek korkuttun da hemen berabereye razı ettin?"
Ben: "Ne beraberesi? Rakip Zafer Varlık imiş. On hamlede mat etim, kalktık!"

Not: Hikaye ile ilgili şu şekilde bir tekzip geldi: "aslında o olay şöyle olmuştu bu turnuvada ilk turda ben Zafer Varlık ile oynamıştım,40 hamlede kazanıp Canla Sakaryaya gitmiştik, ertesi gün baktık Can Ince Zafer Varlıkla eşleşmiş, ben oyunumu hızla bitirdim, Can da 10-12 hamlede mat etti ve yine kendimizi sakaryada bulduk, VE FAKAAAT BENİM ZAFER VARLIKLA 40 HAMLELİK OYUNUM 5 DAKİKA SÜRMÜŞTÜ, CANIN OYUNU 25 DAKİKA!!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder